Büyük finale damga vuran 4 renk! SARI SİYAH / BORDO - BEYAZ
Prof. Dr. Cengiz Kuday bugün Süper Lig’e çıkma mücadelesi yapacak iki takımın renklerinin öyküsünü yazdı.
Önce Sarı-Siyah ve İstanbulspor…
Birinci Dünya Savaşının 2. Yılı... O zamanlar İstanbul Erkek Lisesi’nin eli silah tutan öğrencileri, tıpkı zamanın Harbiye Nezaretine koşuşan üniversiteli ağabeyleri gibi cepheye gönüllü gitmek ister. Bunun üzerine Karaköy okul binasının bir bölümü de savaşta yaralanan öğrencilerin tedavileri için revir haline getirilir ve zamanın adeti üzerine de bina, hastaneyi simgeleyen ‘sarı’ renge boyanır.
İkinci tümenin çoğu İstanbul Üniversitesinin öğrencisidir. Aralarında İstanbul Erkek Lisesi’nin 50 öğrencisi de vardır. Bu öğrenciler 11 Mayıs 1915 tarihinde Çanakkale ye gönderilirler ve oradan da şiddetli muhaberelerin cereyan edeceği Arıburnu’na sevk edildiler. Tümen, Kurmay Yarbay Hasan Askeri komutasında 16 Mayıs da Arıburnu Akhoş iskelesi çevresinde toplanıp taarruz için hazır hale getirilir.
Plana göre taarruz 19 Mayıs gecesi saat 3.30 da başlayacaktır. Amaç düşmanın donanma ateşinden korunmaktır. Harekata Kuzeyden Kurmay Yarbay Mustafa Kemal de komutasındaki 19. Tümen de katılır.
Taarruzun başarısı, düşmanın baskına uğratılmasına ve taze bir kuvvet olarak gelen 2. Tümenin dar bir cephede de olsa hücuma geçerek düşmanın cephesini yarmasına bağlıdır. Gece karanlığında 2. Tümenin iki alayı ilk siperlere yanaşır. İki alayın cephesi ise yalnızca 600 metre genişliğindedir. Ve hücum başlar. Ne bir ateş açılır ne bir hücum borusu çalınır ne de Allah Allah sesleri yankılanır havada. Önde subayları arkada süngüleri takılı askerler, sırtlardan aşağı doğru dalgalar halinde ileri atılır. Kızılca kıyamet o anda kopar. Nefeslerini tutmuş Yeni Zelendalı ve Avusturalyalı askerler silahlarıyla büyük bir cayırtı koparırlar. Baskının sürpriz etkisi ortadan kalkınca hücum borusu bu kez bir Türk tarafından çalınır. Türk askerlerinin Allah Allah ! sesleri göğü kaplar.
O andaki ateş altında hücum dalgaları birbiri üstüne yığılıp yere serilmekte, geriden ise bando Vatan Marşını seslendirmektedir.
Annem beni yetiştirdi, bu ellere yolladı
Al sancağı teslim etti, Allaha ısmarladı
Boş oturma çalış dedi, hizmet eyle vatana
Sütüm sana helal olmaz, saldırmazsan düşmana
6 saatlik kısa hücumun yarısı gece, yarısı gündüz yapılır. Hücumda 2. Tümen’in çoğu öğrenci olan 10 bin askerinin tümü eriyip gider. 19 Mayıs 1915 Çarşamba günü Çanakkale Savaşlarının en kayıplı günlerden biri olarak tarihe geçer.
Bu savaşlarda elliden fazla İstanbul Lisesi öğrencisi vatan savunmasında şehit düşer. Tek bir öğrenci dahi okullarına tekrar geri dönemez.
Cepheden art arda gelen kara haberler bütün okulu büyük üzüntüye ve mateme boğar. Okulun yaslı öğrencileri savaşta şehit düşmüş arkadaşlarının aziz anısına okulun pencere, çerçeve ve duvarlarının bir bölümünü siyah renge boyarlar.
İşte siyah çerçeveli sarı bina o acı günlerin bir simgesi olarak kalır gönüllerde. Bu aziz hatıra İstanbul Erkek Lisesinin Sarı-Siyah rengi olacaktır artık. Sarı-Siyah İstanbul Liselilerin gönlünde bir simge olunca İstanbul Erkek Lisesinin içinden doğan İstanbulspor da renk olarak Sarı-Siyah renkleri benimser….
Sonra da Bordo-Beyaz ve Bandırmaspor…
1965 yılında Bandırma’da mevcut iki kulübün Marmara Gençlik ve İdman Yurdu takımlarının birleşmesi ile Bandırmaspor kurulur. Kulübün renkleri önce Mavi- Beyaz düşünülmüş daha sonra bu renklerin komşu bir ülkenin bayrağı ile aynı renk olmaması için Bordo- Beyaz olarak benimsenmiş.
Benim Bandırma şehrine duyduğum özel bir sempati vardır. Bu sempatinin kaynağı 23 Nisan 1951 günü Kore savaşlarında yaşanmış olan bir kahramanlık öyküsüdür.
Türkiye 29 Kasım 1950’de Kore’ye sevk edilen Türk tugayı birçok savaşa katıldı. 1951’in 22 Nisan’a bağlayan gece saat 23.30 civarında Bandırmalı Üsteğmen Mehmet Gönenç telsizle yaralı olarak yattığı yerden topçu taburuna şu mesajı çeker; ‘Dört tarafımız kuşatıldı şehidimiz çok telsizcimiz de şehit oldu, koordinatları veriyorum, topçu bataryalarını buraya yönlendirin. Ancak bu şekilde düşmanı imha edebiliriz”, “Fakat bu sizin bulunduğunuz yer” diyebildi topçu irtibat subayı Refik Soykut. “Evet doğru, biz düşmana esir olmak istemiyoruz, bizi onlara teslim etmeyin. Vasiyetimiz olarak en azından kendi ateşimizle şehit olmak istiyoruz”
Komuta heyeti şaşkındır. Ama sonunda askerlerimizin vasiyetinin yerine getirilme kararı verilir ve bütün toplar kendi askerlerimizin de olduğu yere doğru ateşlenir. O geceki muharebelerde 5 Subay, 3 Astsubay ve 58 er şehit olur. Kahraman şehitlerimizden biri de Bandırmalı Üsteğmen Mehmet Gönenç’tir. Şehit Üsteğmen Mehmet Gönenç’in anısı şimdi memleketi Bandırmada kendi adını taşıyan lisede yaşatılıyor.
Bu akşamki finalde tarihinde böyle parlak tarihi bulunan iki güzide takımımız karşılaşıyor. Ben her iki takıma da başarılar diliyorum. Dilerim o gün iyi oynayan kazanır. O gün kazanan renkler hangileri olursa olsun bu iki kulübün şan ve şöhreti her zaman daim olacak.