''Sadece yetenek yetmez''
Türk basketbolunun önemli isimlerinden İbrahim Kutluay, Ayan Beyan programında Mehmet Ayan'ın konuğu oldu. Kutluay, Real Madrid basketbol altyapısına geçen 14 yaşındaki oğlu Ömer'in hikayesini ve hedeflerini anlattı.
Fenerbahçe futbol takımının bu sezonki yapabilecekleri hakkında “Fenerbahçe'de geçen sezon istediğimiz gibi gitmedi. Bu sezon yeni transferlerle, yeni heyecanla daha iyi olacağına inanıyorum. İnşallah özlediğimiz şampiyonluk gelecek” yorumunu yapan İbrahim Kutluay, oğlu Ömer'in Real Madrid'e uzanan basketbol süreci hakkında şunları anlattı:
Madrid'e uzanan basketbol süreci hakkında şunları anlattı:
“Kariyerim boyunca yaşadığım başarılar sonrası oğlumun böyle bir yolculuğuna tanık olmak, böyle bir süreci yaşamak çok farklı bir duyguymuş. Bunun tadını çıkarıyorum. Onunla antrenman yapıyorum. Onu motive etmeye, yanında olmaya çalışıyorum. Umuyorum hayallerinin peşinden gittiği bu dönemde her şey istediği gibi gider.Bir baba olarak yapmam gereken, ona yardımcı olmak, motive etmek, çıkabilecek engeller sırasında yanında olmak. Bunun dışında zaten yapabileceğim bir şey yok. Saha içi onun antrenörlerinin işi.”
“Sporcu olmak birçok şeyi barındırır. Sadece yetenek yetmez. Sadece yetenekle gidilebilecek seviye kısıtlı. Yeteneğin üzerine çok çalışmayı koyduğunuz zaman başka bir boyuta gelebiliyorsunuz, sınırları zorlayabiliyorsunuz. Ömer, bu yaşta benden daha yetenekli. Ben bu yaşta o kadar yetenekli değildim. Ben ilerleyen süreçte çok çalışarak, yeteneğimin sınırlarını zorlayarak yapabileceğimin en iyisini yapmaya çalıştım. Ama Ömer var olan yeteneğinin yanında eğer şu andaki çalışma azmini devam ettirirse, kararlı bir şekilde basketbola odaklanırsa, antrenörleriyle, koçlarıyla birlikte doğru çalışırsa arzuladığı, hayal ettiği yere gelebilir. Ama sporculuk çok uzun bir süreç. Daha 14 yaşında. Önünde uzun bir dönem var. Bu dönemi inşallah sakatlıksız, kaza bela olmadan, iyi bir şekilde geçirip A takım seviyesinde bir oyuncu olmak için çalışacak.”
Kutluay, “Neden Real Madrid? Tercih mi, rota mı, zorunluluk mu?” sorusuna da şu yanıtı verdi:
“İspanya bu konuda rol model bir ülke. Sporun her dalında başarılı olan ve büyük sporcular yetiştiren bir ülke. Basketbolda da hem kulüp bazında hem milli takım bazında birçok başarı kazanıyorlar. Kazandıkları başarı yanında hem izleyenlere hem de oynayanlara keyif veren bir basketbol oynanıyor. Dolayısıyla ülkenin genelinde de basketbolcular keyif alarak oynuyorlar. Daha çabuk oynuyorlar, daha çok top kullanıyorlar. Orada oynanan basketbol yapısını sevdiğim için ve alt yapı boyutuna baktığın zaman en iyi yer olduğu için, en iyi oyuncuların, en sağlıklı çalışma ortamının bulunduğu yer Real Madrid olduğu için... En az bu kadar önemli bir konu daha var. Ben oğlumun basketbolculuğunun hayalinin peşinden koşarken aynı zamanda da iyi bir eğitim almasını istiyorum. Okulu ikinci plana atmasını istemiyorum. Türkiye'de maalesef ve maalesef – çok üzülerek söylüyorum bunu – hem eğitim hayatını hem sporculuk hayatını aynı düzeyde götürecek sistem çok zor. Belli bir döneme kadar götürebiliyordu basketbolcular, ama şu anda, rekabetin bu kadar büyüdüğü bir ortamda, çocukların hem okula gidip hem de aynı zamanda günde 6-7 saat antrenman yapacakları bir ortam burada çok zor. Burada buna zaman bulamıyorlar. Ömer, İspanya'da hem iyi bir okulda okuyacak hem de iyi bir takımda oynayacak. Bunun imkanlarını daha kolaylaştırmışlar. Bundan dolayı da ben biraz İspanya'ya yönlendirmek istedim.”
“Ömer, geçen sene Anadolu Efes'te çok başarılı bir sezon geçirdi. Şimdi artık başka bir hedef koymak gerekiyordu. Başarılı olmak istiyorsanız biraz konfor alanının dışına çıkmanız gerek. Evet, Ömer daha 14 yaşında. Çok küçük. Şu anda çok zorlanacak belki, başka bir ülkede, başka insanlarla, başka bir okulda okurken ama bu cesaretli kararı alırken ben Ömer'in bunu yapabilecek gücü olduğuna inanarak onu destekledim. Umarım başarılı olur.”
“Real Madrid her şeyi kolaylaştırıyor. İlk gittiğimiz gün hemen antrenman tesislerini gezdik. Antrenman tesislerinin hemen arkasında oyuncular için özel yapılmış kamp tesisi, yani rezidansları var. Altyapıya gelen futbolcu ve basketbolcuların hepsi orada kalıyor. Orada yemek yiyorlar. Sabah kalkıp antrenman yapıyorlar. Sonra birlikte okula gidiyorlar. Ardından tesise dönüp akşamki antrenmana hazırlanıyorlar. Ben de başta 2-3 hafta, belki bir ay Madrid'de yaşayacağım ama yanında kalamayacağım. Ona destek olmak için, özellikle ilk dönem yanında olmak için, antrenmanlarını izleyeceğim. Boş gününde beraber olacağım. Ama o tesiste kalacak. Dolayısıyla basketbola odaklanacağı çok daha sağlıklı bir ortam olacak. Elbette ilk başta biraz zorluk çekecek ama çabuk adapte olacağına inanıyorum.”
“Genetik geçişe inanıyorum. Zaten genelde benim çok karşıma çıkıyor basketbol okullarım olduğu için. Aileler çocuklarını basketbola boyu uzasın diye yönlendirmeye çalışıyorlar ama bu iş tamamen bir genetik mevzusu. Spor yapmak, düzenli beslenmek, sağlıklı yaşamak zaten boy uzamasına etki eden faktörler ama yetenek anlamında da mutlaka bir genetik geçiş var. En başta da söylediğim gibi, yetenek bir yere kadar. Bunu çalışmayla pekiştirmediğiniz zaman, bunu sınırlarınızı zorlayacak şekilde ekstra antrenmanlarla kendinizi zorlarak geliştirmediğiniz zaman yetenek sizi bir yere kadar götürür. Başarıya giden yol her zaman çok çalışmaktan, özverili olmaktan, fedakarlık yapmaktan, sahada varınızı yoğunuzu ortaya koymaktan ve olağanüstü çalışmaktan geçiyor.”
“İnşallah boynuz kulağı geçecek. Kolay değil, hep bir şekilde benimle kıyaslanması harika değil. Ömer'in üzerinde bir baskı yarattığını da düşünüyorum. Ama ben baskının çok kötü bir şey olduğuna inanan biri değilim. Hayatın her alanında bir baskı var ve bu baskıyla yaşamak durumundasınız. Bu baskıyla mücadele etmelisiniz. Gelişiminizin bir parçası bu... Ömer de bunu yaşıyor. Ama orada biraz daha benden uzak, ya da bu ortamdan uzak, kendi ayakları üstünde, farklı insanlarla, farklı ülkelerden gelmiş oyuncularla birarada olup kendi yaşam mücadelesini kendi verecek. Bu açıdan çok mutluyum.”